Pekmez, Türk mutfağının en eski ve en doğal tatlandırıcılarından biridir. Binlerce yıl öncesine dayanan kökeni, Orta Doğu ve Anadolu bölgesine uzanır. Pekmezin bulunuş hikayesi, meyve sularının uzun süre saklanabilmesi ve yoğun bir lezzet elde edilmesi amacıyla kaynatılmasıyla başlamıştır. Üzüm, dut, keçiboynuzu ve diğer meyveler kullanılarak yapılan pekmez, hem tatlandırıcı hem de besleyici bir gıda maddesi olarak kullanılmıştır.
Pekmez yapımının tarihçesi, tarım toplumlarının meyve yetiştiriciliğine başladığı dönemlere kadar uzanır. İlk olarak üzüm suyu kaynatılarak pekmez elde edilmiştir. Bu yöntem, üzüm hasadının bol olduğu dönemlerde, üzüm suyunun saklanması ve değerlendirilmesi amacıyla kullanılmıştır. Üzüm suyu, büyük kazanlarda kaynatılarak suyu buharlaştırılır ve geriye yoğun, tatlı bir şurup kalır. Bu şurup, pekmez olarak adlandırılır ve uzun süre saklanabilir.
Anadolu'da ve Orta Doğu'da pekmez, tarih boyunca çeşitli şekillerde tüketilmiştir. Sabah kahvaltılarında tahinle karıştırılarak, tatlılarda ve hamur işlerinde tatlandırıcı olarak kullanılmıştır. Pekmez, aynı zamanda enerji verici ve besleyici özellikleri nedeniyle de tercih edilmiştir. İçerdiği yüksek miktarda demir, kalsiyum ve diğer mineraller sayesinde sağlıklı bir gıda maddesi olarak bilinir.
Günümüzde pekmez, geleneksel yöntemlerle üretilmeye devam etmektedir. Üzüm, dut, keçiboynuzu ve elma gibi çeşitli meyveler kullanılarak yapılan pekmez çeşitleri bulunmaktadır. Her bölgenin kendine özgü pekmez yapım yöntemleri ve tarifleri vardır. Pekmez, hem doğal tatlandırıcı olarak hem de sağlık açısından faydalı bir gıda maddesi olarak sofralarda yerini almaktadır.
Pekmezin kökenine ve yapımına dair bu bilgiler, bu doğal ve besleyici tatlandırıcının tarihsel ve kültürel önemini gözler önüne sermektedir. Pekmez, sadece bir tatlandırıcı değil, aynı zamanda binlerce yıllık bir geleneğin ve kültürün temsilcisidir.