Cacık, Türk mutfağının en sevilen ve serinletici meze çeşitlerinden biridir. Tarihi, Orta Asya'dan Anadolu'ya uzanan cacık, yüzyıllar önce göçebe Türkler tarafından keşfedilmiştir. Göçebe yaşam tarzının bir parçası olarak yoğurt, salatalık, sarımsak ve baharatlarla yapılan bu serinletici yiyecek, sıcak iklimlerde ferahlatıcı bir seçenek olarak öne çıkmıştır.
Cacığın bulunuş hikayesi, yoğurt ve sebzelerin bir araya getirilmesi sonucu elde edilen bu lezzetin, Türklerin göçebe yaşamında önemli bir rol oynamasıyla başlamıştır. Yoğurt, zaten göçebe toplumlar arasında temel bir gıda maddesi olarak tüketilmekteydi. Yoğurt ve salatalığın bir araya gelmesiyle yapılan cacık, hem besleyici hem de ferahlatıcı bir meze olarak popüler hale gelmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde cacık, saray mutfağında da yerini almış ve zamanla Anadolu'nun dört bir yanında yaygınlaşmıştır. Bugün Türkiye'nin yanı sıra birçok Orta Doğu ve Balkan ülkesinde de yaygın olarak tüketilen bir mezedir.
Cacık yapımı oldukça basittir. Yoğurt, rendelenmiş salatalık, ezilmiş sarımsak, tuz ve zeytinyağı bir kapta karıştırılarak hazırlanır. Üzerine dereotu veya nane eklenerek tatlandırılır. Cacık, soğuk olarak servis edilir ve özellikle yaz aylarında serinletici bir meze olarak tercih edilir. Ayrıca, cacık çeşitli yemeklerin yanında garnitür olarak da sunulabilir.
Günümüzde cacık, Türk mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olarak sofralarda yerini almaktadır. Hem pratik hem de lezzetli oluşu sayesinde her damak zevkine hitap eden cacık, geleneksel bir Türk mezesi olarak bilinir. Cacığın kökenine ve yapımına dair bu bilgiler, bu geleneksel lezzetin tarihsel ve kültürel önemini gözler önüne sermektedir.